Roket ateşlendiği andan itibaren düz ve stabil bir şekilde ilerlemesi istenilmektedir(bazı özel amaçlı roketler hariç). Fakat bazı istenmeyen durumlardan ve hesaplama hatalarından dolayı roket stabil olamayabilmektedir. Burada devreye Statik Marjin giriyor. Rokette iki önemli nokta bulunur. Bu noktalardan biri Ağırlık merkezi diğer nokta da Basınç merkezidir. Basınç merkezi ağırlık merkezinden daha geride yani nozzle kısmına daha yakın pozisyonda olmak zorundadır. Statik Marjin dediğimiz değer: Ağırlık merkezi ile Basınç merkezinin arasında ki uzaklığın roket gövde çapına oranıdır. Bu değer 1 den küçük olduğu durumda roket rampadan çıktığı andan itibaren spin atmaya başlar. Değer 2.2 den büyük olduğu durumda ise roket aşırı stabil yani çok fazla kararlı olacağından en küçük bir rüzgar dahi roketin yönünün sapmasına sebep olabilir. Bu yüzden Statik Marjin 1 ile 2.2 arasında olması roketin stabil kalması açısından oldukça önemlidir.
Roket üzerinde ki kanatlar ile roketin düzgün bir şekilde ilerlemesi sağlanır yani roketin öngörülen rotada stabil bir şekilde ilerlemesi sağlanmış olur. Kanat kesit yapısının airfoil bir yapı da olması istenilir. Bunun sebebi kanada açılı bir akış geldiği durumda airfoil olmayan kanat yapısında vortex bilinen adıyla girdap oluşumu görülür. Bu durum kanat üzerinde ki drag kuvvetinin artışına sebebiyet verir. Sonuç olarak irtifa kaybına, yörüngeden şaşma ve kanatlarda hasar oluşumuna kadar bir çok dez avantaja neden olabilmektedir. Airfoil kanat yapısı kullanıldığında ise kanadın geometrik yapısına da bağlı olarak drag kuvvetinde 3 te 1 oranına kadar düşüş görebilmek mümkün olabilmektedir. Bu da aslında bir çok dezavantajı ortadan kaldırmak anlamına gelmektedir.
Comments
Post a Comment